Bu Blogda Ara

29 Haziran 2015 Pazartesi

İş Geliştirme ve Satış

Yeni bir işe başladığınızda yaşayacağınız en büyük sorun iş fikrini potansiyel müşterilerinize doğru olarak aktarabilmektir. Bu gerçekten zor bir süreç ve aynı zamanda bu süreçte pes etmek oldukça kolay. Özellikle yeni iş fikirleriyle çıkılan yolda pes eden, bu iş olmaz diyen insanlara çevrenizde çokça rastlarsınız. Elbette her iş fikrinin başarılı olması mümkün değilse de, acaba girişimci yeteri kadar çaba göstermiş midir?

İş Geliştirme
Aslında yeni başlanılan bir projede iş geliştirme konusu büyük önem kazanıyor. Sıfırdan başlanılan bir çalışmada iş geliştirme aslında temelin atıldığı ve müşteri tabanının yaratıldığı önemli bir süreç. İş geliştirme dediğimizde, sadece müşteriye ulaşmak değil, bir sonraki adımda satış ve pazarlamanın hareketini belirleyecek ana stratejinin de oluşturulması gerekmektedir. Bu açıdan iş geliştirme; stratejinin pazar üstünde test edildiği ilk aşamayı doğru yönetmemizi sağlayan faaliyetler bütünü olarak ortaya çıkıyor.

Bir iş fikrinin hayata geçirilmesi sırasında en önemli konularda biri esneklik ve açıklık. Eğer yeni bir iş fikriyle ortaya çıktıysanız yapacağınız en büyük hata bu fikri gizli tutmaya çalışmak olur. Mutlaka fikrinizi olabildiğince çok insanla paylaşmanız ve fikir almanız çok değerlidir. Elbette en doğru insanlar sizi az tanıyan potansiyel müşterilerinizdir. Çünkü onlar size en sert tepkiyi kolaylıkla verebilir. Potansiyel müşteri tepkilerini değerlendirirken dikkat edilecek en önemli konu demoralize olmamaktır. Çünkü amaç bu değerlendirmelerle en doğru stratejiyi yaratabilmektir. 

Potansiyel müşteri geri bildirimlerini değerlendirirken mutlaka şu kriterleri göz önüne almak gerekir;
  1. Konuştuğunuz kişi/kurum sizin hedef kitlenize uygun mu?
  2. Fikri doğru olarak aktarabildiniz mi? Yoksa yanlış noktaları mı vurguluyorsunuz?
  3. Yapılan değerlendirme subjektif mi yoksa objektif mi?
Bu noktada sabır ve esneklik çok büyük önem kazanmaktadır. Esneklikten kastım mutlaka ilk yola çıktığınız fikir birçok sebeple değişiliğe uğrayacaktır. Bu değişikliğe direnmek sizi başarısızlığa sürükleyebilir. Örnek vermek gerekirse, sıcak bir bölgede kısa kollu t-shirt satmayı planlıyorsunuz. Ancak potansiyel müşteriler bölgede çok fazla sinek olsuğu için kısa kollu tercih etmediklerini söylüyolarsa, ya uzun kollu t-shirt satmaya karar verirsiniz yada ARGE yapar, t-shirt kumaşlarının sinekleri uzak tutacak bir koku yaymasını sağlarsınız. Ne yaparsanız yapın asla  ben t-shirt satarım bir şekilde diyerek burnunuzun dikine gitmeyin :)

Sabır konusuna gelince, denemekten hızlıca vaz geçmemelisiniz. Potansiyel müşteriler, fikrinize ilgi göstermiyorlarsa, hemen bu iş olmaz noktasına gelmeyin. Mutlaka insanlara ulaşmaya ve iletişim kurmaya devam edin. Peki ne zaman bir işin olmayacağına karar verebilirsiniz? Yeterince çabaladığınıza kanaat getirdiğinizde, elbette bu çaba her ürün ve fikir için değişiklik gösterebilir. Ama bence vaz geçmek için fikrinizin işlerliğini engelleyecek konularda olarak çok yüksek oranda negatif geri besleme almış olmanız gerekiyor. Ayrıca yakın çevreniz ve tanıdıklarınız sizin fikrinizi koşulsuz desteklediklerinde, size her zaman iyilik yapmış olmuyorlar. Çünkü yaptığınız satış aslında işinizi geliştirmenizi değil hatalı bir yatırıma girmenize neden oluyor.

Fikrinizi doğru bir strateji ile potansiyel müşteri kitlenize ulaştırdığınızda, pazarlama stratejisi ve satış kanalarıyla başarıya ulaşmanız düşündüğünüzden çok daha kolay gerçekleşebilir. Bu noktada silahları doğru kullanmak oldukça önemli, yani oturmamış bir ürünü satmak için yüksek pazarlama bütçeleri ve geniş satış ekipleri sizi büyük bir kayba götürebilir. Bu sebeple, doğru pozisyonlama ve sürdürülebilir stratejiyi oturtmak gerçekten sabır gerektiren önemli bir süreçtir.

Tüm iş geliştirme ve satış süreçlerinde en önemli konulardan biri müşteri verilerini doğru olarak kayıt altına almak ve tüm kararları bu verilere dayandırmaktır. Çünkü insan iç güdüleriyle hareket ettiğinde çoğunlukla eski tecrübelerinin etkisinde kalmakta ve yanlış kararlar alabilmektedir. Bu sebeple veriler mutlaka ortak bir sistem üzerinde tutulmalı ve analiz edilmelidir. 

Ben kendi çalışmalarımda bu sebeple CRM yazılımı kullanmayı tercih ediyorum. Bu sistem üzerinde potansiyel müşterileri farklı kriterlere göre gruplayarak, odaklanmam gereken grupları kolaylıkla belirleyebiliyorum. Yine ciro tahminlerini oluşturarak, pazarlama ve yatırım bütçelerimi oluşturabiliyorum. Ve en önemlisi ekip olarak ortak veri tabanı üzerinde çalışabiliyoruz ve müşterilerle kurulan iletişimde (mail, telefon, skype) kopukluk oluşmasını önlüyoruz.

Kulak verdiğnizde veriler size yol gösterebilirler. Bir örnek vermek gerekirse, en iyi satışçınız bir ürünün çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu söylediğinde heyecanlanabilir, ona inanabilirsiniz. Halbuki CRM'den aldığınız bir raporla 1.000 potansiyel müşteriden sadece 1'nin müşteriye dönüştüğünü görebilir. Bu 1.000 potansiyel müşteriye ulaşmak için yaptığınız masrafı göz önüne aldığınızda zarar ettiğinizi anlarsınız. Elbette gerçekte her şey bu kadar kolay değil. Ama verilerle oynadıkça daha sağlam kararlar vermeniz kaçınılmaz.

Sonuç olarak, verilerin sağlıklı olarak toplanabilmesi ancak kullanıcı dostu yazılımlarla mümkün oluyor. Çalışanlardan bilgiyi mobil, e-mail, sosyal medya gibi ortamlardan iş akışını zorlaştırmadan alan yazılımlar inanılmaz başarılı sonuçlar doğurabiliyor.

Biz HızlıYOL Teknoloji olarak, ZOHO CRM'i kullanıyoruz. Hatta ürünü o kadar beğendik ki, Türkiye'de müşterilerimize önermeye başladık. ZOHO CRM bir Amerikan markası ve oldukça kolay kullanılabilir bir ürün. Bu sebeple potansiyel müşterilerimizi CRM sayfamızın altındaki formu doldurmaya çağırıyoruz. Bu arada 10 kişilik ekiplere kadar yazılımın özelliklerinin çoğu bedava hemde süresiz olarak. Aslında yazılım sizinle birlikte büyümek istiyor. Bence makul Eğer sizin içinse uygunsa görüşmek üzere.

Read More »

25 Haziran 2015 Perşembe

Dört Adımda CRM'e Geçiş

Read More »

18 Haziran 2015 Perşembe

İnşaat Sektörü ve Teknoloji

İNŞAAT TEKNOLOJİLERİ

İnşaat sektörü teknoloji kullanımı konusunda oldukça geride kalmış bir alan olarak ön plana çıkmaktadır. Sektör özellikle uygulama noktasında teknolojinin nimetlerinden faydalanamamaktadır. Bunun sebeplerinden en önemlisi, teknolojinin etkin kullanılabilmesi için süreçlerin iyileştirilmesinin zorunlu olmasıdır. Eğer sizin süreçleriniz doğru tanımlanmamışsa teknolojiyi kullanmak sadece bu karışıklığın ortaya daha net çıkmasına neden olacak, bu sebeple çalışanlar bu durumdan rahatsız olacaklardır.

Örneğin, eğer mimari tasarım ile şantiye uygulaması uyumlu değilse, bu sistemleri birlikte çalıştıracak yazılımlar bu uyumsuzluğun altını çizmekten başka bir işe yaramayacaktır. Bu sebeple teknoloji konusuna her şeyden bağımsız bir alanmış gibi bakılması ve yüksek beklentilerle yatırım yapılması başarısızlık ihtimalini arttırmaktadır.

İnşaat sektöründe, "Bu teknolojiler şantiyede işe yaramaz." şeklinde cümleleri çok duyarsınız. Bunun asıl sebeplerinden biri çalışanların yetkinliklerinin düşük olması ve "bir şekilde" çok az planlama ve kişisel becerilerle işlerin yapılıyor olmasıdır.

Elbette tüm bu tespitler teknolojinin inşaat sektöründe kullanılamayacağı anlamına gelmez. Bu zorluklar konuya yaklaşımı değiştirerek çözülebilir. Öncelikle şirketlerin teknoloji yatırımı dendiğinde aklına gelen sadece bilgisayar alımı ve yazılım tedariki olmamalıdır. Asıl önemli olan şirketlerin kendi ihtiyaçlarına uygun teknoloji kullanım planı yapmasıdır. Bir çok yazılım lisansı alarak bunları kullanamayan şirketlere sektörde rastlamak çok kolaydır. Yine bu şirketlere bu yazılımla ilgili amaçlarını sorduğunuzda, yazılımın özelliklerini saydıklarını fark edersiniz. Halbuki, önemli olan yazılım özellikleri değil, yazılımın şirkete bir plan dahilinde sağlayacağı faydadır. Bu açıdan bakıldığında, eldeki kadro ve imkanlarla çok etkili çözümler ortaya koymak mümkündür.

Hemen hemen tüm inşaat şirketlerinde var olan ana sorunlar şu şekilde özetlenebilir;
- Tasarım sorunları
- Doküman paylaşım sorunları
- Şantiye ve teknik ofis ortak çalışma sorunları
- Planlama ve kontrol sorunları
- Bütçe yönetimi ve hak edişlerle ilgili sorunlar

Tüm bu noktalarda yaşanan sorunlar şirketlerin ihtiyaçlarına yönelik uygulamalarla minimize edilebilir. Bu noktada ana amaç şu an kullanılan sistemlerin bir veri tabanına bağlı olarak yönetilmesidir. Bu açıdan toplanan veriler hem karar hem de kontrol süreçlerinde iyileştirme sağlayacaktır.

Personel kalitesi ile ilgili sorunlar, yaptıkları işleri onların yükünü arttırmadan sisteme alabilecek ara uygulamalarla çözülebilir. Unutmayalım ki, teknoloji ille de çok karmaşık sorunları değil, püf noktaları da kolaylıkla çözebilecek bir araçtır. Bu açıdan çalışanları yormadan sistemin içine çekebilmek mümkündür.

Ne yazık ki, ülkemizde genellikle büyük projelerde teknoloji kullanma niyeti aniden ortaya çıkmaktadır. Şirket hiçbir ön hazırlığı olmadan en büyük projesinde, büyük bir dönüşüm yapmak için yola çıkmakta, bu tip bir hareket genellikle büyük hayal kırıklıkları ile sonlanmaktadır. Teknolojinin her derde deva olacağı, tek tuşla her şeyin değişeceği beklentisi ile çıkılan yolda, yaşanan her sorun teknolojinin yetersizliğine bağlanırken, üretkenlik zafiyeti bahanelerin arkasına saklanmaktadır.

Kendi yetersizliklerini teknolojinin arkasına saklayan kadrolar, ne yazık ki sektöre verdikleri zararı önümüzdeki yıllarda iş bulamayarak ödeyeceklerdir. Teknoloji karşı koyulamaz şekilde gelişirken, inşaat sektörünün bu değişimden muaf kalacağını düşünmek, en hafif tabiriyle saflıktır.

Sonuç olarak yapılması gereken tüm inşaat ve mimarlık firmalarının teknoloji konusunda sürdürülebilir bir plan çerçevesinde kendilerini geliştirirken süreçlerini iyileştirmeleridir. Doğru hedefler ortaya koyulmalı, her ulaşılan hedef bir sonraki hedefin basamağı olmalıdır. Bu sebeple ilk adımların büyük adımlar olması gerekmemektedir. Küçük ama sağlam adımlarla ilerlemek ve verim elde etmek önemsenmelidir.

IoT, mobil çözümler, BIM, yalın inşaat ve proje yönetimi gibi konularda önce farkındalık arttırılmalı daha sonrasında ilk adımlar atılmaya başlanmalıdır.

Unutmayın her zaman en kısa yol, en hızlıyol değildir.
Read More »

8 Haziran 2015 Pazartesi

Girişimciler için: The Startup Conference İzlenimleri

Bu yazımızda, HızlıYOL teknoloji olarak 14 Mayıs 2015'de San Francisco'da katıldığımız "The Start-up 2015" konferansı ile ilgili görüşlerimi paylaşacağım. Öncelikle konferansa ciddi bir katılım olduğunu söylemem gerekiyor. Konuşmacıların ise slikon vadisinde bu işin içinden gelen yatırımcı ve şirket yöneticilerden oluşması bu etkinliğin başarısının ana sırrı.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki başarılı bir start-up şirketi kopyalama ile kurmak mümkün değil. Türkiye'de çokça söylendiği gibi Amerika'daki fikri getir, Türkiye'ye çak mantığı ne yazık doğru bir yöntem değil. Çünkü Amerika'nın gerçekleri Türkiye'den çok farklı. Dolayısı ile ihtiyaçlar, öncelikler ve beklentiler de farklı. Bu sebeple Amerika'daki yeni fikirler genel trendleri anlamak açısından çok önemli.

Buna ek olarak, etkinlikte gördüğüm, start-up kurayım, destek alayım, çok para kazanayım mantığı kesinlikle çok yanlış. Çünkü başarılı şirketlerin tümünün bir felsefesi var aslında, Amerika'da yatırım alan fikirler kesinlikle ürünle ilgili değil. İki ana kriter var; ekip ve fikrin arakasında yatan felsefe. Somutlaştırmamız gerekirse, udemy sadece bir portal fikriyle değil, insanların eğitime nasıl daha hızlı ve kolay ulaşabileceği felsefine dayalı olarak ortaya çıkmış bir şirket. Elbette fikrin arkasında felsefeye inanan bir takım ile ortaya başarılı bir girişim çıkarma ihtimali yükseliyor. Bu noktada diğer önemli bir konu network. Türkiye'de sizin fikrinizi geliştirecek insanlara ulaşmak Amerika'daki gibi kolay değil.

Özet olarak, vizyon çevresinde yetkin ekiplerle harmanlanmış fikirler doğru network ile gelişerek başarıya ulaşıyor. Türkiye'de yaklaşım sorunu burda başlıyor. Crunch base'den duyduğu fikri bir şekilde ürüne çevirip sonra da venture'dan destek alıp zengin olma hayali. Üzülerek söylüyorum, bu bakış açısıyla hareket eden arkadaşların başarı şansı çok düşük.

Bir de girişimcilerin, yatırımcıya bakış açısı çok farklı, çünkü Amerika'da yatırımcının fikre ne değer katacağı, projeye kaç para koyacağından önemli. Bu sebeple girişimciler şirketlerinden pay verirken, gerçekten değer katacak bir yatırımcı bulduklarında bu konuda oldukça rahat davranıyorlar. Çünkü asıl önemli olan fikrin altındaki vizyonun gerçekleşebilmesi.

Etkinlikte gördüğüm Amerikalı yatırımcıların ana kriterleri şunlardı;
- Ekip
- İşin yapılabilirliği
- Fikrin para getirme başarısı
- Girişimcinin konuya yaklaşımı

Girişimcinin konuya yaklaşımı konusunda, yatırımcılar tam bir denge noktası arıyorlar. Gerçekten geniş bir konsept içinde kapasitesine uygun bir odaklanma ile hareket eden girişimciler ön plana çıkıyor. En tehlikeli girişimci her şeyi yaparım tarzı konuşanlar. Bu tip girişimciler ciddi eleştiri alıyor. Özellikle biz sadece sektörün bir kısmına odaklanıyoruz diyenler takdir topluyor. Ayrıca girişimcilerin mutlaka finansal konularda ayakları yere basan sunumlar yapmaları çok önemli. Özellikle tümden gelim yöntemi çok tehlikeli gözüküyor. Yani pazarın %10'nu alırım gibi temeli olmayan ve sayıya döküldüğünde şüphe uyandıran açıklamalardan sakınmak lazım.

Unutmayalım, melek yatırımcılar büyük risk aldıklarının farkındalar. O yüzden onları risk olmadığına ikna etmeye çalışmak boşa kürek çekmek. Bunun yerine girişimciler riskleri bildiklerini ve bunu paylaşmak istediklerini söyleyerek daha başarılı sunumlar yapabilirler.

Etkinlikte başarılı bir drone uygulaması sunan girişimci, fikrini teknik olarak sunduktan sonra herkesin takdirini topladı. Nasıl para kazanacaksın dediklerin de tatmin edici bir cevap veremedi. Bir de crowfunding ile aldığı ön siparişleri ciro olarak belirtince tüm güveni kaybetti.

Garage Technology Venture'ın yönetici direktörü Bill Reichert açıklamasında, fikriniz iyiyse, tek amacınız yatırım bulmak olmamalı, asıl amacınız bu işi daha ileri götürebilmek için doğru insanları bulmak olmalı diyerek aslında doğru yaklaşımı gayet güzel açıkladı.

Son olarak, girişimcilerin en zorlandığı konulardan biri işin boyutu büyüdüğünde konuya nasıl yaklaşılacağı ile ilgili bir plan olmaması. Örnek olarak, bu sene 100 bin dolar, seneye 1 milyon dolar gelir bekleyen bir yatırımcı, giderlerinde çok az bir atış yapıyor, sorulduğunda ise ben işi biliyorum diyerek kestiriyor. Ne yazık ki, özellikle hizmete dayalı bir iş yapıyorsanız bu tip yaklaşım sizi felakete götürebilir.

Sonuç olarak konferansta öne çıkan fikirler şu şekilde,
- Peer to peer çözümler,
- Güven üzerine kurulu çalışmalar
- Giyilebilir cihazlarla ilgili yeni fikirler
- Hizmet sektörünü dijitalleştiren çözümler
- IoT ile ilgili big datayı da içeren kullanıcı dostu çözümler
- Sosyal platformları farklı boyutlara taşıyan fikirler

HızlıYOL olarak, Türkiye'de yeni girişimlerin Türkiye dönüştürebilmesi için önümüzde çok ciddi engeller olduğunu düşünüyoruz. Ama iyi örneklerle başarı için çalışmaya devam.


Read More »